Etiket arşivi: tck 188

Eroin Miktarının Uyuşturucu Ticareti Suçu Açısından Değerlendirilmesi: Yargıtay Kararları ve Hukuki Yorum

Uyuşturucu suçları, ceza davalarında sıklıkla karşılaşılan ve çeşitli tartışmalara yol açan konulardan biridir. Özellikle eroin, esrar gibi maddelerin miktarına göre, bir suçun uyuşturucu ticareti mi yoksa uyuşturucu madde bulundurma suçu mu oluşturduğuna dair belirsizlikler bulunmaktadır.

Uyuşturucu Tİcaretİne Daİr Yargıtay Kararları

Uyuşturucu ticareti suçu ile uyuşturucu madde bulundurma suçu arasındaki farkları anlamak için Yargıtay’ın verdiği kararlar oldukça önemlidir. TCK m. 188’de düzenlenen uyuşturucu ticareti suçu ile TCK m. 191’de yer alan uyuşturucu madde kullanma suçunun unsurları benzerlik gösterse de, her iki suç türü arasında belirgin farklar bulunmaktadır.

Eroİn Mİktarının Önemİ

Yargıtay, uyuşturucu maddelerin miktarını ve failin amacını değerlendirirken bazı kriterler belirlemiştir. Eroin gibi uyuşturucuların miktarı, suçun niteliğini anlamada belirleyici bir faktördür. Bu durum, özellikle “uyuşturucu ticareti” ile “bulundurma” suçu arasındaki ayrımda önemli rol oynamaktadır.

Ceza davalarında bulunan eroin, esrar gibi uyuşturucuların miktarının, uyuşturucu ticareti suçunu mu yoksa uyuşturucu madde bulundurma suçunu mu (halk arasında satıcılık mı içicilik mi) oluşturduğu tartışıla gelen konulardan birisidir. Çünkü TCK m. 188’de düzenlenen uyuşturucu ticareti suçu ile TCK m. 191’de düzenlenen uyuşturucu madde kullanma suçunun unsurları birbiriyle neredeyse aynıdır.

Uygulamada her iki suç tipi bakımından Yargıtay bazı ölçütler belirlemiştir. Buna göre, öncelikle failin hareketleri ile uyuşturucu veya uyarıcı madde ticaretine yönelik bir davranış içerisine girip girmediğinin tespit edilmesi gerekir. İkinci olarak uyuşturucu veya uyarıcı maddenin bulunduğu yer ve bulundurma şekline dikkat edilmelidir. Failin ekonomik durumu, geçmişinde uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanıcısı ya da bağımlısı olup olmadığı değerlendirmeye konu diğer hususlardır. Nihayetinde, madde miktarına failin amacının belirlenmesinde sıklıkla başvurulmaktadır.

Yargıtay kararlarına yansıyan olaylara baktığımızda sıklıkla madde miktarının esas alındığı görülmektedir. Aslında, madde miktarı TCK m. 188 ve 191’de suçun unsuru olarak düzenlenmemiştir. Kanun koyucu belli bir miktar öngörmemiş, türlerine göre miktar bakımından uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri sınıflandırmamıştır. Ancak zaman zaman miktarların emsal niteliği taşıdığı da görülmektedir.

Yargıtay, 2023 tarihli bir kararında konuyu eroin maddesi açısından ele almıştır.

Bu karara göre 16 fişek eroinle yakalanan sanığın uyuşturucu ticareti yaptığına dair başkaca delil bulunmaması nedeniyle hakkında uyuşturucu ticaretinden verilen ceza hatalı bulunmuştur.

16 Fişek Eroin Ticaret İçin Yeterli Değil

Kararda şu hususlar yer almıştır:

“…İhbar üzerine alınan arama emrine istinaden sanığın ikametinde yapılan aramada alüminyum folyoya sarılı 16 fişek eroin içeren uyuşturucu maddenin ele geçtiği olayda; sanığın evinde ele geçen eroini tüm aşamalarda kullanmak amacıyla satın aldığını söylediği, sanığın Adli Tıp Kurumunca yapılan tahlillerinde uyuşturucu madde kullandığının tespit edildiği, savunmalarının aksine miktar itibarıyla kullanım sınırlarındaki uyuşturucu maddeyi satma veya başkalarına verme gibi kullanma dışında bir amaç için bulundurduğuna dair kuşku sınırlarını aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı, sanığın eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi nedeniyle hüküm hukuka aykırı bulunmuştur.” (Yargıtay 10. Ceza Dairesi, 2021/16955 E., 2023/5909 K.)

Siz de İzmir Ceza Avukatı arıyorsanız, bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Uyuşturucu Bulundurmada Kullanma – Satma Amacının Tespiti

5237 sayılı TCK’nın “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı 188. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkrası suç ve hüküm tarihi itibarıyla;

“(3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır… şeklindedir.

“Kullanmak İçin Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek veya Bulundurmak ya da Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanmak” başlıklı 191. maddesinin birinci fıkrası ise şu şekildedir:

“(1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Bu noktada yargılanan kişilerin uyuşturucuyu satmak amacıyla mı yoksa kullanmak amacıyla mı bulundurduğuna ilişkin konu önemlidir. Konuyla ilgili önemli bir Yargıtay kararını aşağıda dikkatinize sunuyoruz.

YARGITAY CEZA GENEL KURULU

E: 2017/378 K: 2018/618

Karar Tarihi: 06.12.2018

“… Uyuşturucu madde bulundurma eyleminin, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunu mu, yoksa uyuşturucu madde ticareti suçunu mu oluşturduğunun tespitinde belirgin rol oynayan husus, bulundurmanın amacıdır. Ceza Genel Kurulunun 15.06.2004 tarihli ve 107-136 ile 06.03.2012 tarihli ve 387-75 sayılı kararları başta olmak üzere bir çok kararında da belirtildiği üzere, uyuşturucu madde bulundurmanın, kullanma maksadına matuf olduğunun belirlenmesinde dikkate alınması gereken ve öğreti ile uygulamada da kabul görmüş olan bazı kriterler bulunmaktadır.

Bunlardan ilki; failin bulundurduğu uyuşturucu maddeyi başkasına satma, devir veya tedarik etmek hususunda herhangi bir davranış içine girip girmediğidir.

İkinci kriter, uyuşturucu maddenin bulundurulduğu yer ve bulunduruluş biçimidir. Kişisel kullanım için uyuşturucu madde bulunduran kimse, bunu her zaman kolaylıkla erişebileceği bir yerde, örneğin genellikle evinde veya iş yerinde bulundurmaktadır. Buna karşın uyuşturucunun ev veya iş yerine uzakta, çıkarılıp alınması güç ve zaman gerektiren depo, mağara, samanlık gibi bir yere gizlemesi kullanma dışında bir amaçla bulundurulduğunu gösterebilir. Yine, uyuşturucunun çok sayıda özenli olarak hazırlanmış küçük paketçikler halinde olması, her paketçiğin içine hassas biçimde yapılan tartım sonucu aynı miktarda uyuşturucu madde konulmuş olması, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yerde veya yakınında, hassas terazi ve paketlemede kullanılan ambalaj malzemelerinin bulunması, kullanım dışında bir amaçla bulundurulduğu hususunda önemli bir belirtidir.

Üçüncü kriter de, bulundurulan uyuşturucu maddenin çeşit ve miktardır. Uyuşturucu madde kullanan kimse genelde bir ya da benzer etki gösteren iki değişik uyuşturucu maddeyi bulundurur. Bu nedenle değişik nitelikte ve farklı etkileri olan eroin, kokain, esrar ve amfetamin içeren tabletleri birlikte bulunduran sanığın bunları satmak amacıyla bulundurduğu kabul edilebilir. Kişisel kullanım için kabul edilebilecek miktar, kişinin fiziksel ve ruhsal yapısı ile uyuşturucu veya uyarıcı maddenin niteliğine, cinsine ve kalitesine göre değişiklik göstermekle birlikte, Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmektedir. Esrar kullanma alışkanlığı olanların bunları göz önüne alarak, birkaç aylık ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda esrar maddesini ihtiyaten yanlarında veya ulaşabilecekleri bir yerde bulundurabildikleri de adli dosyalara yansıyan ve bilinen bir husustur. Buna göre, esrar kullanan faillerin olağan sayılan bu süre içinde kişisel olarak kullanıp tüketebilecekleri miktarın üzerinde esrar maddesi bulundurmaları halinde, bulundurmanın kişisel kullanım amacına yönelik olmadığı kabul edilmelidir.

Öte yandan Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” yani “kuşkudan sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, bir suçun gerçekten işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleştirme biçimi konusunda kuşku belirmesi halinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilebilmesinin başka bir yolu da bulunmamaktadır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Narkotik Büro Amirliği görevlilerince uyuşturucu madde ticareti yapma suçuna yönelik olarak 03.06.2015 tarihinde saat 12.55 sıralarında …. Ayşe Mahallesi, Ali Paşa Caddesinde gerçekleştirilen devriye görevi esnasında, şüpheli davranışları nedeniyle durdurulup cüzdanında net 0,03 gram eroin ele geçirilen tanık….’in, kollukta alınan ifadesinde suç konusu maddeyi sanıktan aldığını söylediği, adı geçenin gösterilen farklı kişilere ait fotoğraflar arasından sanığı teşhis ettiği, kimlik ve adres bilgileri tespit edilen sanığın tam dokuz gün sonra denetimli serbestlik tedbiri kapsamında adliyede çalıştığı sırada görevlilerce 12.06.2015 tarihinde yakalandığı, aynı tarihte sanığın ikametgâhında yapılan aramada bir parça hâlinde net 0,07 gram eroinin ele geçirildiği olayda;

Tanık….’in kollukta, cüzdanında ele geçirilen uyuşturucu maddeyi sanıktan aldığını ifade etmesine karşın mahkemede, suç konusu eroini tanımadığı kişilerden satın aldığını söyleyip soruşturma evresindeki beyanından dönmesi, tanık….’de suç konusu eroinin ele geçirilmesi sonrasında aynı gün açık kimlik ve adres bilgileri tespit edilen sanığın yakalanarak üzerinde veya evinde herhangi bir arama işlemi yapılmayıp tam dokuz gün sonra evinde görevlilerce yapılan aramada, kolayca erişilebilir yerde ve bir parça hâlinde suç konusu eroinin ele geçirilmesi, net 0,07 gram eroinin miktar itibarıyla kullanma sınırları içinde kalması, sanığın üzerinde ve ikametgâhında yapılan aramada başkaca bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ile uyuşturucu madde ticareti suçunu işlediğini gösterir herhangi bir bulgunun elde edilmemiş olması, sanığın aşamalarda, tanık….’i tanımadığını, adı geçene uyuşturucu madde satmadığını ve evinde ele geçirilen eroini kullanmak için bulundurduğunu söyleyip atılı suçlamayı kabul etmemesi birlikte değerlendirildiğinde; sanığın, tanık….’de ele geçirilen eroini sattığına ilişkin adı geçenin sonradan döndüğü ve suç atma niteliğinde kalabilecek olan soruşturma evresindeki soyut beyan ve teşhisi dışında delil bulunmadığı, ayrıca evinde ele geçirilen suç konusu uyuşturucu maddeyi satacağına, başkasına vereceğine veya kullanma dışında başka bir amaçla bulundurduğuna ilişkin sanığın savunmasının aksine, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil de bulunmadığı anlaşıldığından, sanığın sabit olan eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, sanığın sabit olan eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç niteliğinin hatalı değerlendirilmesi suretiyle uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- Kahramanmaraş 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.03.2016 tarihli ve 80-115 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanığın sabit olan eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç niteliğinin hatalı değerlendirilmesi suretiyle uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,

2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 06.12.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.”